Sağlıklı Yaşam / Bilinçli Tüketim
Giriş Yukarı

 

Çiğ süt
Pastörize süt
Sterilize süt
Yoğurt
Ayran
Tereyağı
Peynir
Zeytinyağı
Diğer Rafine Bitkisel Yağlar
Etler
Pastırma
Sucuk
Sosis-Salam
Balıklar
Konserveler
Yumurta
Domates Salçası
Ekmek
Ballar
Pekmez
Şekerlemeler
Pasta,Börek,Hamur Tatlıları
Sular
Şerbetler
Dondurmalar
Kahve
Çay
Kakao
Çikolata
Baharatlar
Tuz
Sirke
Turşu
Kolonya
Deterjan
Çamaşır suları
Tuzruhu

Kahve :

Bildiğimiz çekirdek kahve, kahve ağaçlarının meyvasının kabuğundan ve zarından olgunlaşarak ayrılmış çekirdekleridir. Bu çiğ veya yeşil kahve 200-250 oC ‘de, sıcaklığı kontrol edilebilen fırınlarda 212 oC de kavrulur. Daha sonra çekilerek (öğütülerek) kullanılır.

Kanuni zamanında 1534 yılında Türkiye’ye getirilen kahvenin insanı en çok çeken özelliği kokusudur. Bu koku kavrulmuş kahvedeki karbondioksidden daha yavaş çıkar. Kahvenin kokusunu veren eterik yağın büyük kısmı kavrulma sırasında meydana gelir.

Kahvenin en etkili maddesi %1-2 oranındaki kafein olup sinir sistemine etki eder, kalbi takviye eder, kan dolaşımını artırır, vücuda sıcaklık verir, yorgunluğu gidermeye, sindirimi kolaylaştırmaya faydası vardır. Kahvenin, içine konan şeker dışında besi değeri yoktur. Fazla miktarda kahve sinir ve sindirim üzerinde olumsuz etki yapar. Kalp hastalıklarında ve sinirleri zayıf insanlarda ve çocuklarda az miktar kahve bile fena etki yapabilir.

Taze çekilmiş kahve açıkta(havada) bırakılırsa 3-4 günde tazeliğini kaybeder ve iki hafta sonra da hoşa gitmeyen koku yaymaya başlar. Kahvenin oksijen emerek bozulması yağlarınkinden daha çabuk olur.

Çekilmiş kahveye hile maksadıyla nohut, arpa, çavdar gibi nişastalı tanelerin kavrulmuş unları; fındık, fıstık kabuklarının tozları katılabilmektedir. Bu nedenle tüketicilerin ya kendilerinin gözlerinin önünde çekilenleri, ya da ambalaj bilgileri tamam, güvenilir markalardaki kahveleri seçmelerini ve mümkün olduğunca kısa süreli gereksinimlerini karşılayacak miktarlarda az ama sık almalarını salık veririm.